“Asgari ücret zorunlu ücret değildir. Normalde bir ülkede çalışanların alacağı en az ücreti belirtir. Bugün asgari ücret standart ücrete dönüşmüş durumda. Bu şartlarda açıklanan asgari ücret miktarı kabul edilemez.
Eurostat verilerine göre Türkiye, Avrupa ülkeleri içinde en düşük asgari ücrete sahip 4’üncü ülke. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2006 yılında aylık hanehalkı ferdi ücret ve maaş geliri, asgari ücretin yaklaşık iki katıydı. 2018’de bu gelir, asgari ücretin 1,5 katına geriledi. Yani ortalama ücret gittikçe asgari ücret ile aynı noktaya geliyor. Asgari ücret ile çalışan işçi oranı bakımından Avrupa’da son sıradayız. Türkiye’de işçilerin yaklaşık yüzde 40’ı asgari ücretle çalışırken Belçika’da bu oran yüzde 1.
Asgari ücret zorunlu ücret değildir. Normalde bir ülkede çalışanların alacağı en az ücreti belirtir. Bugün asgari ücret standart ücrete dönüşmüş durumda. Bu şartlarda açıklanan asgari ücret miktarı kabul edilemez. Türk-İş’in açıkladığı açlık sınırı ile zamlı tutar arasında sadece 162 lira fark var. BİSAM’a göre 4 kişilik bir aile, yapılan zam ile her öğüne sadece 32 kuruş ekleyebilecek. Bu şartlarda açıklanan asgari ücret miktarı kabul edilemez. Açıklanan asgari ücret çalışanları açlığa mahkum etme ücretidir. Sefalet ücretidir.” dedi.
“ASGARİ ÜCRETTEN KISIP, RANT AĞLARINA AKTARIYORLAR”
Halkı düşünen bir iktidar olmadığını sözlerine ekleyen Tekin, şunları söyledi:
“Onlar rant açısından bakıyor. Biz halka aktarılan kaynakların iç talebi arttırma noktasında üretimi de arttıracağını ve burada daha büyük bir kamu faydası çıkacağını düşünüyoruz. Asgari ücretli parasını alıp İsviçre Bankası’na koymayacak. Gidecek ekmek alacak, peynir alacak, ekonomiyi canlandıracak. Burada kamudan çıkan maliyet esasında çevre faktörleriyle kamuya daha büyük oranda geri dönecek.
Halbuki hükümet asgari ücretten kısıyor, rant ağlarına kaynakları aktarıyor. Faize ve rantiyeye aktarılan kaynaklar için vatandaşı açlığa mahkum ediyor. En son bir kapris uğruna Atatürk Havalimanı’nın faaliyetlerini hukuka aykırı şekilde durdurdular. Yaklaşık 2,5 milyar lira değerinde bir tazminatı da vatandaşa yüklediler. Ankara’da Türkiye’yi düşünen bir iktidar yok. Halkı düşünen bir iktidar yok. Ankara’da halka yük olan, halkın sırtına binen bir zümre var. O zümrenin yarattığı ağır maliyeti de Türkiye ödüyor.”